OKU
Analiz
İşletmemiz
Hemen Arayın
(216) 518 42 60
18. KEHF SURESİ ( Kehf = Mağara)
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla

            18/1-Hamd (övülmek , övmek) Allah’a mahsustur.

            18/10.-(Putperest bir kavmin içinde Allah’ın varlığına inanan birkaç genç onların zulüm ve baskılarından kurtulmak için mağaraya sığınmışlar)  O, gençler “Rabbimiz! Bize katından rahmet gönder ve bize bu durumumuzdan bir çıkış yolu göster” demişlerdi.

            18/11.-Biz de onları derin bir uykuya daldırdık
           
            18/22-Deki;….Onların sayısını rabbin daha iyi bilir.

            18/23-ALLAH İZİN VERİRSE (İNŞALLAH) demeden hiçbir şey için, şu işi yarın yapacağım deme. Unuttuğun takdirde rabbini an ve   “ umarım rabbim beni bundan daha yakın vakitte dosdoğru bir başarıya ulaştırır.

            18/28-Allah’ın rızasını dileyerek sabah–akşam rablerine dua edenlerle   olmak için elinden geleni yap

            32-DEN 44’ E KADAR TEFSİR;
           
            İki arkadaş sabahleyin erken bağlarına bakmaya gittiler. Kıyamete inanmayanın bağı afetle çardakları yere çökmüştü, Allah’a ahrete inanan arkadaşının bağına bir şey olmamıştı         
           
            18/42- …Ah! diyordu adam, keşke ben rabbime eş koşmamış olaydım!
           
            18/44-İşte burada yardım ve dostluk hak olan Allah’a mahsustur.

            18/46- Servet ve oğullar , dünya hayatının süsüdür, kalıcı olan iyi davranışlar ise rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı,hem de ümit bağlamaya daha layıktır.

            18/60-Bir zamanlar MUSA genç arkadaşına iki denizin birleştiği yere durmadan gideceğim dedi.
           
            18/65- Derken kullarımızdan birini buldular ki, O’ na katımızdan bir rahmet vermiş ve ona (HIZIR’A) bir ilim öğretmiştik.

            18/66- MUSA,O’na Senin öğrendiğin,doğruya ulaştıran bilgiden bana da öğretmen için sana tabi olayım (uyayım) mı dedi.

            18/67-O kul ( Hızır); Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin. İç yüzünü bilmediğin şeye nasıl sabredersin? Dedi.

            18/69-Musa; İnşallah sen beni sabreder bulacaksın, senin sözünden dışarı çıkmam. Hızır; Eğer bana uyarsan, sana o konuda bilgi verinceye kadar bana soru sorma

            18/71-Bunun üzerine birlikte yürüdüler kıyıya gelince o kul sağlam olan bir gemiyi deldi. Musa içindekileri boğmak için mi deldin

            18/72- Ben sana sabredemezsin demedim mi?

            18/74- Yine gittiler, bir çocuğa rastladılar, Hızır tuttu onu öldürdü. Musa; suçsuz bir çocuğu öldürdün   çok kötü bir şey yaptın.
           
            18/77-Yine gittiler. Yıkılmak üzere olan bir duvar gördüler. Hızır onu doğrulttu. Musa; isteseydin bu duvara karşı ücret alabilirdin ( Paraya ihtiyaçları vardı)

            18/78-İşte bu, seninle benim aramın ayrılması için yeterli bir sebep! “Sana sabredemediğin şeylerin iç yüzünü haber vereyim” dedi

            18/79- Gemiye gelince, o, denizde çalışan bazı yoksullarındı . İlerde bir kral vardı, sağlam olan her gemiyi zorla alıyordu.

            18/80- Çocuğa gelince, onun anne babası mümindi onun bunları azgınlık ve inkarla sıkıntıya düşürmesinden korktuk

            18/81- Rablerinin, o çocuğa karşılık bunlara ondan daha temiz daha merhametli birini vermesini diledik.

            18/82- Duvara gelince, şehirde iki yetim çocuğun idi. Altında onlar için saklanmış bir define vardı. Babaları da Salih bir insandı. Rabbin onların ergenliğe ulaşmalarını, hazinelerini çıkarmalarını istedi. Bu rabbimden bir rahmetti, ben bunların hiç birini kendiliğimden yapmadım

            18/83- Bir de sana ZÜLKARNEYN’ni   soruyorlar. De ki size onunla ilgili bir hatıra anlatacağım,  Zülkarneyn   doğuya, batıya, kuzeye gittikten sonra,

            18/93-  İki dağ arasında. hiç bir şey anlamayan bir topluluk (kavim) buldu.

            18/94- Dediler ki ; Zülkarneyn,  bu memlekette YE’CÜC ve ME’CÜC bozgunculuk yapmaktadır. Bizimle onların arasına bir set yapıver …demir+ateş+erimiş bakır ile set yapıldı

            18/97-Artık onu ne delebildiler ne aşabildiler.

            18/98- Zülkarneyn “Bu Rabbimden bir rahmettir. Fakat rabbimin vaadi  (kıyamet saati) gelince O, bunu yerle bir eder.”
           
            18/99- Ogün biz onları birbirine çarparak çalkalanır bir halde bırakmışızdır; sur’ a da üfürülmüş,  böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir.